top of page
  • Writer's pictureElif Adali

Almanya'da calışmak: İlk izlenimler


Geçenlerde size Almanya'yada iş bulma rehberi yazmıştım (Okumayanları hemen buraya alalım). Sonunda ben de kendime bir iş buldum :) Burak 2 aydır, ben de 1 haftadır Berlin'de tam zamanlı bir işte çalışmaya başladık. Daha çok yeni olsa da ilk izlenimlerimizi paylaşmak isterim.


Başladığım şirket aslında bir Startup. Berlin Almanya'nın, hatta belki tüm Avrupa'nın Startup merkezi haline gelmiş durumda. İrili ufaklı bir sürü Startup var. Zaten başta Berlin'i seçmemizin nedeni de buydu aslında. Teknoloji alanında tecrübeli insanlar için fırsat çok, benim gibi tek deneyimi Bankacılık olanlar için biraz daha zor. Ama ben de zaten Bankanın yapısından ve genel olarak kurumsal hayattan o kadar baymıştım ki benim de işime geliyordu. Hedefim direkt Startuplardı ve onlara başvurdum hep. Burada şöyle bir problem çıktı karşıma: Startup ne kadar popülerse (örneğin Delivery Hero) rekabet o kadar fazla. Diğer yandan küçük yeni Startupların nakit sıkıntısı olduğu için maaşlar düşük.

Bir sürü mülakat sonrası hiç ummadığım bir Startuptan teklif aldım. Daha önce adını duymuştum ve başvurdum. Sonra görüşmeye çağırılınca biraz daha detaylı araştırırken daha yatırım serisi almadıklarını gördüm ve içimden dedim ki kesin çok az maaş verirler. Mülakata gittim ama aslında baştan ihtimal vermedim, pek hazırlanmadım ve bir beklentim yoktu açıkcası. Hatta üşendim iptal mi etsem diye düşündüm bir ara.

Neyse mülakat günü geldi ve gittim. Founder'lardan biri karşıladı beni ve hadi gel kahve içelim dedi. Yakınlarda bir cafeye oturduk ve mülakat aslında sohbet şeklinde ilerledi ve çok iyi anlaştık. Sonra tekrar ofise döndük ve beni diğer ortaklarla da görüştürdü. Mülakat sabah saatlerindeydi ve nasıl olsa yarım saatten fazla sürmez diye kahvaltı etmeden gitmiştim. Toplam 2 buçuk saat sürdü :) Ekibi çok sevdim, öyle olunca işi de sevebilirim gibi geldi ve iş için heyecanlanmaya başladım. O anda tekrar anladım ki yüksek maaş bir işten tek beklentimiz olmamalı. Tabii ki önemli ama işe isteyerek, severek gitmek çok değerli.

Bir kaç gün sonra ikinci görüşmeye çağırıldım ve kısa bir case study çözdüm sonra da iki gün sonra teklif geldi. Maaş beklediğim gibi normalde talep edeceğim tutarın neredeyse yarısı kadardı ama şirketi ve insanları sevdim ve içime sindi dolayısıyla çok düşünmeden kabul ettim.

Geçen hafta da başladım :) Ofiste toplam 20 kişiyiz, küçük bir ofis, süs yok, düzen yok ama herkes çok güler yüzlü, çok yardımsever. En sevdiğim iş arkadaşım ise Jiro, ofis köpeğimiz. Herkes rahat, herkes işini en düzgün şekilde yapmak istiyor. Herkesin hedefi ortak, bu Startupı büyütüp iyi bir yerlere getirmek. Benim için çok yeni bir çalışma ortamı ama Banka'da hep aradığım eksikler bu ekipte var. Umarım böyle devam eder.

Şirket biraz daha büyüyünce, örneğin eşimin çalıştığı ajans 60 kişilik ama büyük bir kurumsalın iştiraki, burada da kurumsal süreçler işi ele geçiriyor. Sanırım bu dünyanın her yerinde aynı. Ancak burada farklı olan bir önemli konu çalışanları sadece 'çalışan' olarak değil insan olarak görüp değer verilmesi. Çalışanın özel hayatına, sıhhatine, fikirlerine önem veriliyor ve bu alanda bir çok destek ve olanak sunuyor şirketler (örneğin esnek çalışma saatleri gibi).


Bunun dışında Almanya özelinde dikkatimi çeken birkaç nokta:

  • Ofiste geyik muhabbetler dönmüyor, herkes konsantre bir şekilde işini yapmakla mevcut

  • Kimse mesai saatleri içerisinde cep telefonuyla oynamıyor, zaten kanunen yasak

  • En az 25 gün yıllık izin :)

  • Esnek çalışma saatlerine rağmen insanlar sabahçı, sabahın köründe gelip aksam üstü 3-4 gibi evlerine dönüyorlar

  • Bizdeki çalışma temposuna ve yoğunluğuna göre burası çok rahat, kimsenin pek acelesi yok

  • Öğlenleri birlikte yemeğe çıkmak pek yaygın değil, genelde evden getiriyor herkes yemeğini çünkü yemek parası uygulaması yok

Benim ofiste biraz daha geyik bir ortam var neyse ki :) Bakalım ikinci haftamda neler bekliyor beni.

Almanya'da hayat nasıl yazım için tıkla.

Almanya'da iş bulma rehberi için tıkla.


bottom of page