top of page
  • Writer's pictureElif Adali

Vanuatu rehberi - Yeryüzündeki cennet Espiritu Santo ile tanışın

Updated: May 23, 2019

Avustralya'ya kadar gitmişken acaba başka nerelere uğrayabiliriz diye araştırmaya başlayınca bir çok seçeneğimiz vardı. En barizi Yeni Zelandaydı. Yoksa Tazmanya mı? Yok yok Fiji olsun derken ofisteki bir arkadaşım bana Vanuatu'yu tavsiye etti. O neresi ki?? Açık konuşmak gerekirse varlığından bile haberdar olmadığım bir adalar ülkesiydi. Google'da şöyle hızlıca bir araştırma yaptım ve önüme çıkan resimlere bayıldım ve hemen gitmek istedim. Yine de Fiji mi yoksa burası mı çok düşündük. Fiji çok daha bilindik ve meşhur bir yer. Bu iyi birşey mi? Çok bilinmeyen, turistlerin akın akın gitmediği bir yeri keşfetme fikri çok hoşuma gitti ve arkadaşım da burayı seçmemi söyleyince (ki kendisi Fiji doğumlu) ikna olup bilet bakmaya başladık.

Avustralya'dan Vanuatu direkt uçuşlar mevcut ve sadece 2-3 saat sürüyor. Air Vanuatu havayollarıyla ulaşabiliyorsunuz. Ülkenin başkenti ve en gelişmiş adası Port Vila. Çoğu otel de bu adada yer alıyor. Bir de Espiritu Santo adası var. Burası ülkenin en büyük adası ancak henüz turizm yeni yeni gelişiyor. Az otel mevcut ve Port Vila'ya olduğu kadar direkt uçuş yok. Ancak internette Vanuatu diye arama yaptığınızda karşınıza çıkan o müthiş resimler hemen hemen hepsi Espiritu Santo'dan. Brisbane'den direkt uçuş olduğunu görünce kararımız kesinleşti. Espiritu Santo, ya da kısaca Santo'ya gidiyoruz.

Bilet işini çözdükten sonra sıra otel seçme kısmına gelmişti. Bu arada Vanuatu Türk vatandaşlarından vize istemiyor. Santo'da toplasan 20 otel vardır ve bunların sadece yarısı sahilde. Dolayısıyla çok fazla seçenek yok. Bizim için denize sıfır olması ve gerekirse bütün gün otelde keyifli vakit geçirebileceğimiz bir otel olmasıydı. Seçimimizi Barrier Beach Resort'dan yana kullandık. Çok doğru bir tercihti ve kesinlikle tavsiye ederim. Daha otantik bir deneyim arıyorsanız lokallerin işletti bungalov ve ağaç evler de var (örn. Port Olry).

Peki Santo'da ne yapılır? Nasıl bir yer? Denizi ve doğası o kadar zengin ve el değmemiş ki. Tek kelimeyle bayıldık. Neredeyse her gün otelden çıkıp adanın bir kısmını keşfettik. İster günlük turlara katılın ya da günlük bir taksi kiralayıp onunla gezin. Çoğu aktiviteyi tursuz halledebilirsiniz ve tavsiyem araba kiralayıp kendi başınıza gezmeniz olur. Hem daha özgür hareket edersiniz hem de daha ekonomik olur. Yalnız yollar çok iyi değil, cip kiralamanız daha iyi olur. Dil problemi de yaşamazsınız çünkü hemen hemen herkes İngilizce anlıyor ve konuşuyor. Size biraz katıldığımız aktivitelerden bahsedeyim.

Horseback riding with Santo Horse Adventures

Bir gün at binmeye gittik. Burası Megan adlı süper sempatik insan tarafından kurulmuş ve işletilen bir at barınağı aslında. Adada şiddete maruz kalmış ya da reddedilen atları kurtarmış ve kendini onların bakımına adamış. 1-2 saatlik turlar düzenliyor. Burada ufak bir grupla tarlaların ve köylerin arasından ata biniyorsunuz. Hatta turun sonunda atlarla denize bile girdik.

Herhangi bir deneyime ihtiyacınız yok. İlk defa ata binenler de katılabiliyor. Grubun seviyesine göre rotayı tasarlıyorlar. Güvenlik açısından herhangi bir çekinceniz olmasın. Sanırım en keyifli deneyim bu oldu bizim için. Hem doğayı bu kadar yakın görmek hem de ata binmek çok değişik ve keyifli bir deneyimdi. Mutlaka tavsiye ederim.

Blue Holes (Mavi delik)

Santo 'blue hole''larıyla meşhur. Bunlar yağmur ormanının arasında konumlanmış doğal havuzlar. Renkleri de aşırı mavi. İster kanu ile gezin ister cup diye atlayın. Su çok serin ve tertemiz. En büyükleri Nanda, Matevulu, Riri ve Malo. Biz ikisine gittik: Matevulu'nun suya atlamanız için tarzan usulü ipleri vardı o yüzden en çok burada eğlendik.

Matevulu Blue Hole

Nanda ise kocaman ve tesis epey güzel. Her ikisine ufak bir giriş ücreti ödüyorsunuz ve burada istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz.

Nanda Blue Hole

Mt. Hope Waterfall

Maalesef bu deneyimi fotoğraflarla belgeleyemedik ancak çok çok keyifli ve değişik bir deneyimdi. Bu turda sizi yağmur ormanının ortasına götürüyorlar. Yaklaşık 1 saat epey inişli çıkışlı yollardan geçtik ve sonunda gideceğimiz yere ulaştık. Sonra can yeleklerimizi ve deniz ayakkabısı ve eldivenlerimizi giydik ve nehire doğru yürüdük. Burada 4 metre yükseklikten bir kayadan nehire atladık. Benim gibi korkaklar için merdiven de var :) Sonra yarım saat boyunca kendimize nehrin akışına bıraktık. Yer yer hızlandık yer yer kayaların arasından manevra yaptık. Bir nevi rafting gibi, ama rafting botu olmadan :) Yarım saat sonra şelaleye ulaştık ve burada şelaleden yukarıya tırmandık. Turun sonunda tekrar arabalara dönmek için 15dakika yağmur ormanının içinden yürüdük. Kulağa çok keyifli gelmiyor belki ama nehrin içinde yüzerken manzara müthişti. Yorucu bir tur değil ve çocuklar bile katılabilir. Detaylı bilgi için tıkla.


Champagne Beach

Burası 'gördüğüm en güzel plajlar' listesinin en üst sıralarına yerleşti. Zaten dünyada da en iyi 15 'remote beach' arasında gösteriliyor.

Turist kalabalığı veya size birşeyler satmak isteyen insanlar yok. Masmavi bir su ve palmiyeler size eşlik ediyor. Bir gününüzü buraya ayırabilirsiniz veya Port Olry'ye doğru giderken uğrayabilirsiniz.

Port Olry

Aman Allahım!!! Burası gördüğüm en güzel yer. Maldivleri de geçti. Su o kadar güzel ki. Burada bütün günü hatta vaktiniz varsa bir kaç gününüzü geçirin.

Chez Louis adlı mekanda keyifli bir yemek yiyebilirsiniz. Fiyatlar biraz tuzlu ama bu atmosfere kesinlikle değer. Coconut crab adada çok ünlü olan bir yemek ancak bu tür yengeç tükenmek üzere ve avlanmaması gerek. Bunun dışında bir çok taze deniz ürünü seçeneği var menüde.

WWII Tour

Santo ikinci dünya savaşı sırasında Hawaii'den sonra ikinci büyük üsmüş. Japonlar Solomun adalarına üs kurunca Amerikalılar da Santoya gelmiş. Dolayısıyla adada hala bir çok yerde savaştan kalma izler var. Örneğin ormana düşen bir savaş uçağı ya da savaşın sonunda denize atılan tüm savaş ekipmanlarının olduğu Million Dollar Point. Eğer bu tarz tarihi bilgiler ilginizi çekiyorsa sizi gezdiren turlar var.

Özetle Santo'ya bayıldık. Denizi, doğası, otelimiz ve insanları... hepsini ayrı ayrı çok sevdik. Gördüğüm tropik adalar arasında kesinlikle en güzeliydi. Bu kadar az keşfedilmiş olması özellikle hoşumuza gitti.

Tabii ki bunun eksi yönleri de var. Örneğin havaalanı ve şehir merkezi çok dökük ve alıştığımız konfordan biraz uzak kaldık yer yer. Herşey daha yavaş ve plansız ilerliyor. Örneğin dönüş uçağımız iptal oldu ve adada mahsur kaldık. Nedeni adadaki iki itfaiye araçlarından biri bozuldu ve bir itfaiye aracı olduğu için jet uçağına inme izni yoktu. Neyse ki ertesi gün bir şekilde dönebildik.


bottom of page